RSS

rtmp://$OPT:rtmp-raw=rtmp://94.102.56.186/histreamEd playpath=lig10wEBTVV9337 swfUrl=http://www.histream.tv/player.swf pageUrl=http://www.histream.tv/embed.php?file=lig10wEBTVV9337&width=600&height=400

 
Yorum yapın

Yazan: 22 Aralık 2013 in Genel

 

Kirli sularda yüzen çocuklar Fotoğrafı | FotoKritik

Kirli sularda yüzen çocuklar Fotoğrafı | FotoKritik

ileKirli sularda yüzen çocuklar Fotoğrafı | FotoKritik.

 
Yorum yapın

Yazan: 05 Eylül 2012 in Genel

 
Görsel

.

 
Yorum yapın

Yazan: 05 Eylül 2012 in Genel

 

AA: Siber saldırıya uğradık

Ankara

15:47 / 19 Mayıs 2012

Anadolu Ajansı tarafından yapılan yazılı açıklamada, sabah saatlerinde ajansın siber saldırıya uğradığı belirtildi.

AA tarafından yapılan yazılı açıklama şöyle: “Son dönemlerde, çeşitli kamu/özel kurum ve kuruluşlara yapılan siber saldırıların bir benzeri Anadolu Ajansı’na da yapılmıştır. Sabah saat 05.00 sıralarında AA’nın internet tabanlı haber yayın sistemine gerçekleştirilen siber saldırı sonucu, yerel, şirket ve internet abonelerimize sunduğumuz haberler zarar görmüş, bunun üzerine abonelerimize yönelik haber akışı durdurulmuştur. Söz konusu saldırı, AA Bilgi Teknolojileri Direktörlüğü’nün müdahalesi sonucu haber yayın akışında ciddi bir soruna yol açmadan engellenmiştir. Alınan önlemler sayesinde rutin haber akışımız yeniden sağlanırken, arşiv haberlerimizde oluşan tahribatın giderilmesine yönelik çalışma başlatılmıştır. Benzer saldırıların yaşanmaması için gerekli tüm çalışmalar titizlikle yürütülmektedir. Geçici bir süre haber alamayan abonelerimizden özür diliyoruz.”

ANF

2

 
Yorum yapın

Yazan: 19 Mayıs 2012 in Genel

 

Ömürleri beklemekle geçti… | ANF

Ömürleri beklemekle geçti…

İsmet Kayhan -ANF

16:35 / 18 Mayıs 2012

Ayşe, Kiraz, Fatma, Canpolat. Hepsinin hikayesi hiç gitmedikleri Avrupa’da kesişiyor. Kimi 22, kimi 35, kimi de 40 yıldır eşlerinin gittiği Avrupa’nın yolunu gözlüyor. Hayatları gurbetten dönüşü beklerken karardı.

Savaşta yıkılan Avrupa, 1960’lı yıllarda hızlı büyüyünce, büyük bir işçi sorunu yaşadı. Sorun dışarıdan getirilen “misafir işçilerle” çözülecekti. Fakat o misafirler, ne misafir olarak yaşabildiler ne de dönebildiler. Arkalarında ise bambaşka bir dram bırakmışlardı. Avrupa’ya gelen erkeklerin geride kalan eşleri ve çocuklarının yaşadığı travma hala silinmiş değil.

Kadınlar yıllarca eşlerini bekledi. Eşlerinden gelecek küçük bir haberi, bir mektubu gözlediler. Belki bir daha gelmeyeceklerdi, belki orada, “gavur memleketinde” bir sarışına gönül kaptırmış, çoluk-çocuğa karışmıştı bile. Sorular, endişeler, korkularla bitmek bilmeyen gurbet yılları.

Gurbete giden kadar, kalanın da işi zordu. Genç yaşta ve evliliklerinin erken döneminde eşlerinden ayrı kalan kadınlar, köylerde çocuklarıyla yalnızlığa mahkum oldu. Geride kalan kadınlar için görünürde özgürleşme olsa da, ancak onlar toplumsal kuşatmanın ağır etkisini yaşadılar. Çoğu zaman toplumdan dışlandılar.

İsimleri artık “gurbetçinin karısı”, “yalnız kadın”, “bizim gelin”di. Onlar en çok da geride kalan erkeklerden baskı gördüler. Eşlerin kardeşleri ve babaları baskısı ağır şekilde hissedildi. “İffetsizlik” ve “ailenin namusuna laf söyletmeyiz” gibi korkularıyla hayatları kuşatmaya alındı. Zaten “emanet” edilmemişler miydi?

Bazen gurbetin getirdiği boşanmalar, baba evine gitmeler cinayetlerle sonuçlanıyordu. Zaten çoğunun resmi nikahı bile yoktu. Bu yüzden Avrupa’ya giden erkekler kolayca başka evlilikler yaptı. Yılda birkaç kez bir miktar para göndermek dışında yaptıkları bir şey yoktu. Sonuçta ise Avrupa’ya göçün, “Almancı” olmanın bedeli izleri silinmeyecek derin yaralar açmıştı.

İÇANADOLU’DAN AVRUPA’YA UZANAN KÜRT DRAMI

Göçün trajedi yarattığı yerleşim birimlerinden biri de Konya’nın Cihanbeyli, Kulu ilçelerindeki Kürt köyleri. Cihanbeyli ve Kulu’dan 70 yıllardan itibaren İsveç, Danimarka ve Norveç’e yoğun bir göç oldu. Bu göç hala sürüyor. Hemen hepsi akraba evlilikleri sonucu bu ülkelere yerleşti. Genç kızlar ve erkekler daha genç yaşlarda; 13-14-15’inde Avrupa sevdası uğruna sözlendiler, 18’inde evlendirildiler.

Hemen hemen her köyde yaklaşık 30-40 genç kadın eşlerinin kendilerini Avrupa’ya götüreceği günü bekliyor. Ayşe, bu kadınlardan biri. 80’li yılların ortalarında eşi Mehmet İsveç’e gitti. 5 kız çocuğuyla yalnız başına kalan Ayşe de uzun yıllar bekledi. Ama eşi ne Ayşe’yi ne de çocuklarını yanına aldı. Tüm ilişkisini kesti, Avrupa’da başka bir hayat kurdu.

‘BEKLEMEK DUYGULARIMI KÖRELTTİ’

“Çok zor yıllardı. Beş çocukla yaşamak, onlara bakmak, yalnız olmak. Uzun zaman bekledim eşim bizi de yanına alır, ama almadı’’ diyen Ayşe’nin ekonomik olarak da zor zamanlar geçirdiğini söylüyor. Toplumsal baskıdan ötürü, köyü terk edip şehre yerleşen Ayşe, “Beklemek duyguları köreltiyor. Artık umudumu kesmiştim, çocukların geleceği, okulları daha önemliydi. Şehre yerleşince köy ortamının baskılarından dedikodularından kurtuldum. Köyde bana hep acıma gözüyle bakıyorlardı’’ diyor.

Ayşe şimdi torun sahibi. 3 kızı evlendi. Bir kızı öğretmen, bir kızı da üniversiteye gidiyor. Ayşe’nin en büyük kızı Menekşe şimdi 30 yaşında. 2 çocuğu var. ‘’Babam gittiğinde ben daha çocuktum, ilkokula gidiyordum. Bizi yanına götüreceği günü bekliyorduk. Ama o gün bir türlü gelmedi. Aslında biz yetim büyüdük. Baba sevgisi görmedik. Benim için bir yabancı o! Yoksulduk. Bir an önce büyümek istiyordum. Annem ile geceleri gizli gizli ağlardık” diyor Menekşe.

‘1 YIL SONRA GELECEKSİNİZ’ DEDİ, 40 YIL GEÇTİ!

Kiraz şimdi 70 yaşında. Eşi bayram 1973 yılında Almanya’ya gitmiş. Giderken, ‘bir yıl sonra sizi de yanıma alacağım’ demiş. O bir yıl oldu 40 yıl. “Köyün en güzel kızıydım, çok isteyenim vardı. Ama Bayram’ın ailesiyle uzaktan akrabalığımız vardı. Babamların zoruyla evlendirildim” diyen Kiraz’ın öyküsü ise bambaşka. Kiraz, o günleri şöyle anlatıyor:

“3 çocuğum var. Bayram Almanya’ya gittikten 6 sene sonra izne geldi. ‘İşlemlerinizi yapıyorum, 3 ay sonra yanıma geleceksiniz’ dedi. İnandım, inanmak zorundaydım. 3 ay oldu 3 yıl. Bayram’dan ses çıkamaz oldu. 6 ayda bir 700 mark gönderirdi. Sonra duyduk ki Almanya’da evlenmiş. Çocukları olmuş. Sonra zaten umudumu kestim. Bayram ile ne benim ne de çocukların bir ilişkisi yok. Geçen seneler emekli oldu, eşiyle birlikte geldi buraya köye yerleşti.’’

‘EVLENİRSEN SENİ ÖLDÜRÜRÜZ’

Fatma’nın dramı daha ağır. Eşi Hasan 1990’da Fransa’ya gitmiş. Fatma o zaman 22 yaşında genç bir kadın. 2 aylık çocuğu ile yalnız başına kalmış. O da Fransa’ya gideceği günü beklemiş. Eşi o günden sonra ne kendisini aramış ne de para göndermiş.

Kızı Berivan şimdi 22 yaşında üniversiteye gidiyor. Fatma evlenememiş, eşini beklemiş. Baba evine gidip yerleşmiş. İsteyeni çok olmuş, ama evlenmemiş. Hasan’ın kardeşleri ve babası Fatma’ya “evlenirsen, öldürürüz seni” demişler. Fatma, şimdi kızıyla birlikte Ankara’da yaşıyor. Kızı hem okuyor, hem çalışıp ailesini geçindiriyor.

KARAKULAK’TA 20 KADIN BEKLİYOR…

Urfa’nın Karakulak Köyü. 300 haneli bir köy. Burada da 20 kadın çocukları ile birlikte eşlerinin bir gün kesin döneceği umuduyla yaşıyor. Bazıları onlara “sizin için gidiyorum” demiş, onlar unutulmuş. Bekleyiş ise yıllardır sürüyor.

O kadınlardan biri Fatma Canpolat. 36 yaşında 3 çocuk annesi. Eşi 1988 yılında Fransa’ya gitmiş. Canpolat, eşinin Avrupa’ya gidişini şöyle anlatıyor: “Sizin için gidiyorum, daha güzel günlerimiz olacak’ dedi. Ama gidiş o gidiş. Hala götürecek.”

Canpolat, eşi Avrupa’ya gittikten sonra zor günler geçirmiş. Çocuklarını çok zor şartlarda okutabilmiş. Aradan 4 yıl geçtikten sonra eşi Mustafa Sönmez, Avrupa’dan köye gelmiş. Ancak bu kez Mustafa’nın evlendiğini öğrenmiş.

Canpolat, eşi döndükten sonra yaşadıklarını ise şöyle anlatıyor: “Aslında gelmesini istemiyordum. Sırf çocuklarım için katlandım. Geldiğinde niye böyle oldu diye sordum. ‘Ne yapalım, hayat sürükledi’ dedi. Peki evlilik dedim. İş ve oturma izni için zorunluydu yanıtını verdi. Öyle çocuklar var ki babasını görmemiş. En büyük çocuğum 4 yaşına geldiğinde görebildi babasını. 17’isinde ancak görebilenler var.”

’16 YAŞIMDA GÖRDÜĞÜM BABAMI TANIYAMADIM’

Emine Canpolat da, eşi Avrupa’da olan kadınlardan. Canpolat, eşinin Avrupa’ya gidişini anlatıyor: “Eşim Reşit Keskin 1994’de İsviçre’ye gitti. Gidiş o gidiş.” Canpolat, babaları Avrupa’da olan çocukların yaşadıklarını ise “Çocuklar ilkokuldan sonra ev ve okula karşı soğumaya başlıyorlar. Babalarından etkileniyorlar. Avrupa’ya gitmek istiyorlar. Avrupa’yı kafalarından atamıyorlar” sözleriyle anlatıyor.

Eşleri Avrupa’da olan kadınlar, toplumsal yaşamda da çok ciddi sorunlarla karşılaşıyorlar. Toplumda eğemen olan düşünce kendilerinin aynı durumu yaşayan kadınlarla kıyaslanmaları. Canpolat, “Toplumdaki eğemen düşünce daha kötü durumda olanlar da var. Haline şükret. Bak Hatice de, Sultan da senin gibi şeklinde. Toplum bizi anlamıyor. Boş oturuyorlar, rahatlar bakış açısı var” diyor.

Babasını ancak 16 yaşında gören Leyla Ersoy, “Babam Fuat Keskin 1988’de Almanya’ya gitmiş. Toprak damlı evde 3 kardeşle birlikte zor günler geçirdik. Babam geldiğinde 16 yaşındaydım. Havaalanında birbirimizi tanımadık. Eve geldiğimizde de onu bir yabancı olarak gördüm. Ne sevgi verebildi, ne sevgi alabildim” diye konuşuyor.

ANF NEWS AGENCY

 
Yorum yapın

Yazan: 18 Mayıs 2012 in Genel

 

Fotokritik – aryano Fotoğrafları

Fotokritik – aryano Fotoğrafları

ileFotokritik – aryano Fotoğrafları.

 
Yorum yapın

Yazan: 14 Nisan 2012 in Genel

 

ANF | Ajansa Nûçeyan a Firatê

ANF | Ajansa Nûçeyan a Firatê

ileANF | Ajansa Nûçeyan a Firatê.

 
Yorum yapın

Yazan: 14 Nisan 2012 in Genel

 

ZıRZaVaT.Be – Kaliteli Film Sitesi – Anasayfa

http://cdn.livestream.com/grid/LSPlayer.swf?channel=radyobakur&autoPlay=false&browseMode=falsedenge jiyan

 
Yorum yapın

Yazan: 14 Ekim 2011 in Genel

 

fotokritik

http://www.fotokritik.com/eklentiler/500/widget500.php?cmd=gununfotograflari

 
Yorum yapın

Yazan: 17 Haziran 2011 in Genel

 

SEÇİM 2011

http://www.dailymotion.com/embed/video/xjng4f
Shakira ft. Pitbull – "Rabiosa" Mplay

 
Yorum yapın

Yazan: 09 Haziran 2011 in Genel